top of page
Gamzegül Çapar

Deprem Sürecinde İyilik Halini Sürdürebilmek

Güncelleme tarihi: 2 Nis

Yakın zamanda ülkemizi etkileyen ve herkesi yasa boğan bir deprem yaşadık. Depremi deneyimleyenler, evde çeşitli medya araçları ile bilgi edinenler, çocuklar, yetişkinler… Tüm vatandaşlar bu süreçte çok zorlandı gerek duygusal gerek fiziksel olarak. Haberlerde, sosyal medyalarda tanık olduğunuz; olan olaylar, fotoğraflar, o depremi yaşayan depremzedelerin duyguları ve düşünceleri hepimizi derinden etkiledi. Haberleri takip ederken kendimizi kontrol altına alamadığımız ve bir çıkmaza düştüğümüzü hissettiğimiz zamanlar oldu.


Olanlara üzüldük, belli bir yere kadar yardım edebilmemiz sebebiyle kendimizi çaresiz hissettik ve öfkelendik. Ağlama krizleri, uyku problemleri, yaşanan olayların bir kısmını hatırlayamama gibi normal tepkileri deneyimlemiş olabilirsiniz. Bir diğer yandan, hiçbir şey hissetmemek de bu süreçte kabul edilebilir bir durumdur. Her ne kadar olağan yaşantımızın dışında duygu durumlarını deneyimlesek de belli bir süre sonra normal hayata dönmek gerektiğinin farkına varmamız gerekir.


Zor günlerden geçiyoruz, yas süreci gayet normal; yine de moralimizi yüksek tutmaya özen göstermeliyiz. Yavaş yavaş da olsa rutinimize geri dönmeli, sevdiklerimizle daha çok vakit geçirmeye özen göstermeliyiz. Bu süreçte size zarar vereceğini düşündüğümüz negatif duygularımızı fark edebilmek, onları hissederek yaşayabilmek kolay değildir. Fakat, onları bastırmak ve hiçbir şey yaşanmamış gibi hayatınıza devam etmek ileride kronik rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. ‘Travma Sonrası Stres Bozukluğu’, ‘Yeme Bozuklukları’ ve ‘Şizofreni’; duygularınızı bastırdığınızda ileriki yaşantımızda çıkabilecek psikolojik rahatsızlıklara örnek gösterilebilir. Bu sebeple ne yaşanırsa yaşansın duygularımızı benimsemeliyiz. Ama burada dengeyi sağlamak çok önemlidir. O duygular, tamamen bizi etkisi altına almamalıdır. Duygularımızı kabule geçerek kendi ruh halimizi iyileştirmeye odaklanmalıyız. Bu sayede yardıma ihtiyacı olan kişilere daha verimli bir şekilde yardım edebilmemiz kolaylaşır.


Modunuzu yüksek tutmak, olanları unutmak ve görmezden gelmek değildir. Aksine, olan olayları gözlemlemeli ve bunlardan ders çıkarmalıyız. Ruh halimiz bizim hayata olan bakış açımızı büyük ölçüde etkilediğinden dolayı, diğer insanlara yardım edebilmek gayesiyle psikolojimizi güçlü tutmalıyız. Sürekli tetikte olmak ve belirsizlik içinde yaşamak sizi hem duygusal hem de fiziksel yönden yorar. Bu duyguların etkisi altına girdiğiniz zaman, odağınız negatif duyguların üzerinde olacağından, onlar daha çok çoğalır ve normal yaşantınıza dönmenizi zorlaştırır.


Depremle ilgili travmanın tedavisi her yaş grubunda çeşitlilik gösterebilir. Örneğin, yetişkinlerle birebir veya grup şeklinde yapılan seanslar; küçük yaştaki çocuklar ile oyun terapisi şeklinde yapılan seanslar ile aynı amaca hizmet eder. Ebeveynlerin, özellikle, bu süreci sakin ve dengeli bir şekilde yönetmesi çok önemlidir. Çocuklar, bakım verenlerinin duygu ve düşüncelerini kolayca kavrayıp anladığından dolayı, olumsuz duygular hissettikleri ortamlarda sakin kalmaları ve bu süreci atlatması daha da zorlaşır.


Bu zorlu süreçte hem depremi birinci elden yaşayan hem de mevcut olan kaynaklardan deneyimleyen ve bu durumdan çok etkilenen kişilerin; en yakın zamanda psikolojik bir yardım almasının ileride ortaya çıkabilecek olan travmatik, geçici veya kalıcı psikolojik rahatsızlıkların önüne geçilmesi konusunda avantajları vardır. Barınma, yeme, içme gibi temel ihtiyaçların tehdit altında olduğu bir durum yaşıyoruz. Bu durum kişilerin korku ve stres yaşamasına neden olur. Güvende olduğunuz takdirde, psikolojik yardım almanız ikinci önceliğiniz haline gelmelidir. Zorlayıcı bu durumda kolayca ve gönlümüzce yardım almanız bu süreci daha rahat atlatmanıza yardımcı olur. Yaşadıklarınızı, hissettiklerinizi ve düşündüklerinizi birileriyle paylaşmak hem kendinizi rahat hissetmenize hem de o büyük sorumluluğun üstünüzden biraz olsun alınmasına yardımcı olur.

15 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page