top of page

Dil ve Konuşma Terapisi ile Otizmde İletişim Gelişimini Destekleyin

Güncelleme tarihi: 1 Eki


Dil ve Konuşma Terapisi Nedir? Dil ve konuşma terapisti; dil, konuşma, ses, yutma ve beslenme bozukluklarının önlenmesi, değerlendirilmesi ve rehabilitasyonu ile ilgilenen sağlık meslek elemanıdır. Dil, konuşma, ses, yutma ve beslenme bozuklukları çocukluk döneminden başlayarak yaşlılık dönemine kadar olan süreçteki bireyleri etkileyebilmektedir. Dil ve konuşma bozuklukları alanı kendi mesleki otonomisine sahip bir bilim dalı olmasıyla birlikte belirli durumlarda farklı alanlarla multidisipliner çalışmayı gerektirir. Dil ve Konuşma Terapisti Hangi Alanlarda Çalışır? Yutma Bozuklukları  Tıbbi adı disfaji olan yutma bozukluklarında besinler çiğnendikten sonra mideye geçiş aşamasında rahatça yutulamaz ve bu durum kişinin sağlığında problem oluşturur. Bu problemler lokmanın mideye geçişindeki gecikme, engellenme ya da yanlış bir yol izleyerek nefes borusuna kaçması şeklinde olabilir. Disfaji nedeniyle; kilo ve sıvı kaybı, yetersiz beslenme ve aspirasyona (besinin soluk borusuna kaçması) bağlı zatürre gibi problemler görülebilir.Yutma bozukluğu (Disfaji) olan hastaların yönetiminde yer alan dil ve konuşma terapistleri; değerlendirme, tanı ve rehabilitasyonu içeren hizmetler sunar. Yutma bozukluğu her yaş grubundan hastada nörojenik, mekanik, myojenik (kas hastalıkları) ve psikolojik nedenlere bağlı olarak oluşabilir. Disfaji herhangi bir yaş grubunu etkileyebilirken, çoğunlukla yaşlılarda görülmektedir.Yutma bozuklularının tedavisinin planlanması için öncelikle detaylı bir değerlendirme yapılmalıdır. Değerlendirme aletsel ve/veya aletsel olmayan yutma değerlendirmesi şeklinde yapılır. Aletsel olmayan değerlendirmede kullanılan tarama testleri hastaların disfaji açısından risk altında olup olmadığını ve aletsel değerlendirmeye ihtiyaç olup olmadığını belirlemeyi amaçlar. Aletsel değerlendirmede Fiberoptik Endoskopik Yutma Değerlendirmesi ve Modifiye Baryum Yutma Çalışması (Videofloroskopi) yutma değerlendirmesinde en sık tercih edilen yöntemlerdir. Beslenme Bozuklukları  Büyüme ve gelişmenin temeli beslenmedir. Bir bebek veya çocuk ister ağızdan ister beslenme tüpünden beslensin doğru ve yeterli gıda alımına ihtiyaç duyar. Beslenme çocuğun beyin aktivitesini, yeteneklerini, ince ve kaba motor beceri gelişimini ve genel sağlığını doğrudan etkiler. Becerikli ve rahat bir şekilde yemek yemeyi öğrenmek yemek yemenin duyusal deneyimlerine ve bir bebeğin veya çocuğun emmesini, yutmasını, ısırmasını ve çiğnemesini mümkün kılan hareket becerilerinin gelişimine dayanır. Beslenme becerileri ve yetenekleri yemek zamanı becerileriyle bütünleşen sosyal, iletişim ve etkileşimli becerileri içerir.Pediatrik beslenme bozuklukları, bir çocuğun yemek yemekten kaçındığı veya neyi, ne kadar, nasıl yiyeceğini sınırlandırdığı durumlardır. Beslenme bozuklukları kilo kaybı, beslenme yetersizliği, besin takviyesi ihtiyacı veya günlük işleyiş sorunları gibi durumlara yol açar. Bu bozukluklar genellikle çocuğun başkalarıyla yemek yeme gibi normal sosyal aktivitelere katılma yeteneğini sınırlar ve aile ile kurulan sağlık sosyal etkileşimi olumsuz etkiler. Beslenme bozukluğu olan çocuklar genellikle çiğneme bozuklukları gösterirler. Çiğneme bozukluğu çocukların büyüme sürecini ve genel sağlığını etkiler. Bu sebeple yeterli besin alamayan çocuklarda çeşitli sağlık sorunları görülebilir. Çocuklarda görülen çiğneme bozukluğu ebeveynleri de olumsuz etkileyebilir. Uzayan beslenme süresi ve besinleri çocuğa uygun hâle getirmede yaşanan zorluklar çocuk ile bakım veren arasında olumsuz bir etkileşime sebep olabilmektedir. Ses Bozuklukları  Gırtlakta ses çıkarmak için titreşen iki kas olan ses telleri bulunur. Ses akciğerlerden gelen havanın ses tellerinde titreşim oluşturmasıyla meydana gelir. Yapılan birçok şey ses tellerine zarar verebilir. Çok fazla konuşmak, bağırarak konuşmak, gün içerisinde çok fazla telefon konuşması yapmak, sürekli boğaz temizlemek veya sigara içmek sesin kısılmasına neden olabilir. Ayrıca bu aktiviteler ses tellerinde nodül, polip, kist gibi sorunlara da yol açabilirler. Ses bozukluklarının diğer nedenleri arasında enfeksiyonlar, laringoözofageal reflü, ses teli kanaması, reinke ödemi, kas gerilim disfonisi, püberfoni (mutasyonel falsetto), kanser ve ses tellerini felç eden hastalıklar yer alır.Ses üretiminde bireyin yaşına ve cinsiyetine uygun olmayan özellikler olursa ve/veya ses kalitesi bozulursa, sesin perde, şiddet, rezonans ve süre gibi özelliklerinde bireyin iletişimini sınırlayan değişimler meydana gelirse bu kişide ses bozukluğu olabilmektedir. Sesiniz üç haftadan uzun süredir kısılıyorsa, özellikle nezle veya grip olmadıysanız, mutlaka bir kulak burun boğaz hekimine danışmalısınız. Ses bozuklukları genelde yetişkinlerde görülse de çocuklarda da oluşabilmektedir.Ses bozukluklarının değerlendirilmesinde ve tedavisinde kulak burun boğaz hekimi ile dil ve konuşma terapistleri iş birliği içerisinde çalışırlar. Ses bozukluklarının altında yatan problemin tıbbi tanılanmasını kulak burun boğaz hekimi yapmaktadır. Dil ve konuşma terapistleri sesi ile ilgili problem yaşayan kişilere ses terapisi uygulamaktan sorumludur.Ses terapisi dil ve konuşma terapistleri tarafından verilmektedir ve terapilerin süresi ve sıklığı hastada var olan ses bozukluğuna ve ses özelliklerine göre değişkenlik gösterebilmektedir. Ses terapisi ses bozukluğu yaşayan tüm hastalara uygulanabilir ancak tedavinin doğru planlanabilmesi için ses bozukluğunun altında yatan nedenin bilinmesi gerekmektedir. Bazı durumlarda ses bozukluklarının tedavisinde sadece cerrahi müdahaleler gerekirken bazen sadece ses terapisi bazı durumlarda ise cerrahi öncesi ve/veya cerrahi sonrası ses terapisi gerekebilmektedir. Gecikmiş Dil ve Konuşma  Çocuğun yaşına uygun dil ve konuşma becerilerini gösterememesi gecikmiş dil ve konuşma olarak adlandırılmaktadır. Her çocuğun gelişim süreci birbirinden farklıdır ancak belirli dönemler dil ve konuşma gelişimi için kritik dönem olarak görülmektedir. Çocuğun bu kritik dönemlerde gerekli becerileri gösterememesi bir desteğe ihtiyacı olduğuna işaret edebilmektedir. Gelişim dönemlerine göre 24-36 aylık bir çocuğun ortalama 50-100 sözcük kullanması ve anlaşılırlığının %50-80 oranında olması beklenirken; 4 yaş civarına gelmiş bir çocuğun uzun cümleler kurması, deneyimlerini anlatabilmesi ve %100’e yakın oranda bir anlaşılırlık göstermesi beklenmektedir.Eğer çocuğunuzun dil ve konuşma gelişiminde gecikme olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir dil ve konuşma terapistinden detaylı değerlendirme almalısınız. Dil ve konuşma terapisti detaylı bir değerlendirme sonrası çocuğunuzun dil gelişimini nasıl destekleyebileceğiniz konusunda size fikirler verebilir ve ek olarak çocuğunuzun dil ve konuşma terapisine ihtiyaç duyup duymadığını belirleyebilir. Konuşma Sesi Bozuklukları  Konuşma sesi bozuklukları her yaştan bireyde görülebildiği gibi sıklıkla çocuklarda görülmektedir. Dil becerilerini yeni öğrenen küçük çocukların sesleri doğru şekilde söylemekte zorlanmaları normaldir. Bu öğrenme sürecinin bir parçasıdır; konuşma becerileri zamanla gelişir. Her yaşta belirli seslerde ustalaşırlar. 5-6 yaş civarında çoğu çocuk tüm kelime seslerinde ustalaşmayı öğrenmiştir. Ancak bazı çocukların konuşma sesi bozuklukları vardır. Bu beklenen yaşı aşan belirli sesleri ve kelimeleri söylemekte zorlanmak anlamına gelir. Bu durum çocuğun ne söylemeye çalıştığını anlamayı zorlaştırabilir.Konuşma sesi sorunları artikülasyon bozukluğunu ve fonolojik bozukluğu içerir. Artikülasyon bozukluğu belirli sesleri çıkarma sorunudur, çocuk henüz bu sesin edinimini gerçekleştirmemiştir. Fonolojik bozukluk ise ses hatalarından oluşan bir kalıptır. Çocuk çoğu sesin edinimini tamamlasa bile kelime içerisinde sesleri doğru yerde üretmekte zorlanıyor olabilir. Her iki durumda çocuğun konuşma anlaşılırlığını düşürerek sosyal, duygusal ve akademik gelişiminde zorlanmalara neden olabilir.Çoğu zaman, bir konuşma sesi bozukluğunun bilinen bir nedeni yoktur. Ancak bazı konuşma sesi hatalarına şunlar neden olabilir: Nörolojik Problemler Gelişim geriliği Geçmişteki kulak enfeksiyonları gibi işitme veya işitme kaybı ile ilgili sorunlar Yarık damak veya yarık dudak gibi konuşmayı etkileyen fiziksel problemler Konuşmaya dahil olan sinirleri etkileyen bozukluklar Otizm gibi gelişimsel bozukluklar Down sendromu gibi genetik bozukluklar Serebral palsi gibi sinir sistemi bozuklukları Çocuklarda konuşma sesi bozukluklarını teşhis etmek önemlidir. Bunun için ilk olarak çocuğunuzun detaylı bir işitme taramasından geçmesi gerekmektedir. Çocuğunuzun işitmeyle ilgili bir problemi yoksa veya olan probleme yönelik müdahale gerçekleştiyse bir dil ve konuşma terapistine başvurabilirsiniz.Dil ve konuşma terapisti çocuğunuzun konuşma ve dil becerilerini detaylı bir şekilde değerlendirerek konuşma sesi bozukluğuna sahip olup olmadığını belirleyebilir ve gerekli terapi planını oluşturabilir. Akıcılık Bozuklukları  Akıcılık bozuklukları terimi, kekemelik ve hızlı-bozuk konuşma olarak tanımlanan sorunları kapsamaktadır. En sık karşılaşılan akıcılık bozukluğu kekemeliktir. Kekemelik, seslerin, hecelerin veya kelimelerin tekrarı, seslerin uzaması ve konuşma sırasında duraklamalar (bloklar) ile karakterize edilen bir konuşma bozukluğudur. Kekemeliği olan kişi ne söylemek istediğini tam olarak bilir, ancak normal bir konuşma akışı üretmekte ve sürdürmekte zorlanır. Bu konuşma kesintilerine, hızlı göz kırpma veya dudakların titremesi gibi ikinci davranışlar eşlik edebilir. Rezonans Bozuklukları  Konuşma sırasında çıkarılan seslerin, burun veya ağız bölgesinde meydana gelen tıkanma veya kapanmaya bağlı olarak bozulması durumunda rezonans bozukluğu düşünülür. Rezonans bozuklukları genellikle yarık damak, bademciklerde büyüme veya nörolojik hastalıklar gibi belirli sağlık problemlerinin seyrinde izlenir. Edinilmiş Dil Bozuklukları  Afazi: Beynin dilden sorumlu bölümlerinin hasar görmesi ile edinilmiş dil becerileri kaybedilir ve afazi olarak nitelendirilen dil bozukluğu oluşur. Afazi genellikle inme veya kafa travmasını takiben aniden ortaya çıkabildiği gibi beyin tümörü veya ilerleyici nörolojik bir hastalığın sonucu olarak yavaş yavaş da gelişebilir. Afazi yine beyin hasarından kaynaklanan dizartri veya konuşma apraksisi gibi konuşma bozukluklarıyla birlikte ortaya çıkabilir. Alıcı dil, ifade edici dil, okuma ve yazma bozuklukları hafif veya şiddetli olarak görülebilir. Dil ve konuşma terapisti afazili bireylerle çalışarak kaybolmuş becerileri geri kazandırmayı hedefler. Terapist tedavinin ilk aşamasında dil, konuşma, okuma ve yazmayla ilgili zayıflamış becerileri belirlemek için detaylı değerlendirme yapar ve ardından uygun tedaviye başlar. Motor Konuşma Bozuklukları  Motor konuşma bozuklukları dizarti ve konuşma apraksisi olmak üzere iki temel durumu içerir. Bu durumlarda merkezi sinir sistemi ve/veya çevresel sinir sistemi ya da her iki sistem hasarına bağlı beyin ile konuşma mekanizması arasındaki bağlantı bozulur veya kesintiye uğrar. Bu durum konuşma amacıyla yüz, dil veya gırtlak kaslarını kontrol etmeyi ve/veya koordine etmeyi zorlaştırır. Dizartri ve/veya konuşma apraksisi çocuklarda ve yetişkinlerde görülebilir. Serebral palsi, multipl skleroz, kas distrofisi, miyastenia gravis, Parkinson hastalığı, demans, felç veya travmatik beyin hasarı gibi durumlarla ilişkilendirilirler.Dizartri semptomları dizartri tipine ve beyin lezyonunun konumuna göre değişir. Semptomlar, geveleyerek konuşma, konuşma hızının değişmesi (çok hızlı veya çok yavaş), yumuşak veya fısıltı şeklinde konuşma, konuşma sesi kalitesinde değişiklik (gergin ses) veya dil ve yüz kaslarını hareket ettirmede zorluk içerebilir.Apraksi belirtileri kişiden kişiye daha tutarlı görülebilmektedir. Bunlar arasında tutarsız konuşma sesi hataları, çok heceli kelimeleri üretmede zorluk, kelimeleri doğru bir şekilde tekrar etmede zorluk, bir sesi/kelimeyi çıkarmak için mücadele etmek ve yüz, dil ve gırtlak kaslarını koordine etme sorunları yer alır.Motor konuşma bozukluklarını tedavi etmek için bir dizi tedavi seçeneği mevcuttur. Dizartri tedavisi, konuşma üretiminde yer alan kasları güçlendirmeyi, konuşma hızını değiştirmeyi, konuşmanın solunum ve ses desteğini artırmayı ve konuşma üretiminin keskinliğini arttırmayı hedefler. Apraksi tedavileri ise koordinasyonu ve ses dizilimini geliştirmeye yönelik teknikleri içerir. Dil ve Konuşma Terapisi Nedir? Hakkında Sık Sorulan Sorular Otizm spektrumu Dil ve konuşma terapisi HCPC kayıtlı terapist Otizmde iletişim Çocuk dil gelişimi Otizmde iletişim sorunları Otizm destek hizmetleri Londra otizm terapi Otizm ve dil terapisi Otizmde dil gelişimini desteklemek  "Londra'da Otizm Spektrumu İçin Dil ve Konuşma Terapisi" "Otizmde İletişim Gelişimi: Profesyonel Destek ve Terapi" "HCPC Kayıtlı Terapist ile Otizmde Dil ve Konuşma Terapisi" "Çocuklarda Otizm ve Dil Gelişimini Destekleyen Terapi" "Londra Otizm Terapisi: Dil ve İletişimde Profesyonel Yardım" "Otizmde Dil ve Konuşma Terapisi Hizmetleri Londra" "Dil ve Konuşma Terapisi ile Otizmde İletişim Gücü" "Otizm Spektrumu İçin Dil ve Konuşma Terapisti: Profesyonel Yardım" "Otizm ve Dil Gelişimi: Terapi ile İletişim Becerilerini Artırın" "Londra'da Otizm İçin Uzman Dil ve Konuşma Terapisi" What do speech and language therapists do? Speech and language therapists provide treatment, support and care for people of all ages who have difficulties with speech, language, communication, eating, drinking and swallowing. Using specialist skills, SLTs work directly with clients and their carers to assess, treat and provide them with tailored support. They also work closely with teachers and other health professionals, such as doctors, nurses, other allied health professionals and psychologists to develop individual treatment programmes.
Dil ve Konuşma Terapisi

Otizm, bireylerin sosyal etkileşimde ve iletişim becerilerinde eşsiz zorluklar yaşadığı bir nöro-gelişimsel varyasyonu temsil eder. Bu makalede, bu eşsiz yolculuğun iç yüzünü keşfedecek ve HCPC kayıtlı Pediatrik Dil ve Konuşma Terapisti Gizem Suyolcu ve Psikolog Londra Terapi Platformu'nun otizm spektrumundaki çocuklara sunduğu önemli destek hakkında bilgi vereceğiz.


Otizm Spektrumu ve İletişim

Otizm spektrumu, nörogelişimsel bir farklılık olarak kabul edilir ve bireylerin sosyal etkileşimde, iletişim becerilerinde ve tekrarlayıcı davranışlarda çeşitli farklılıklar gösterdiği bir yelpazeyi kapsar. Bu kompleks durum, iletişimde değişikliklere yol açabilir ve her otistik bireyin iletişim becerileri benzersizdir. İşte otizm spektrumu ve iletişim arasındaki önemli bazı noktalar:

1. Dil Gelişimi Varyasyonları Otizm, dil gelişimini farklı şekillerde etkileyebilir. Bazı otizimli bireyler, tipik bir dil gelişimi yaşarken, diğerleri dil gelişiminde gecikmeler yaşayabilirler. Bu nedenle, iletişim becerileri konusunda farklı düzeylerdeki otistik bireylerle karşılaşabilirsiniz.

2. Sözel ve Sözel Olmayan İletişim Otizimli bireyler, sözel iletişimde zorluklar yaşayabileceği gibi, sözel olmayan iletişimde de değişiklikler gösterebilirler. Örneğin, bazıları göz teması kurmakta zorlanabilir veya jestleri ve yüz ifadelerini sınırlı bir şekilde kullanabilirler. Sözel olmayan iletişimdeki bu farklılıklar, otizimli bireylerle iletişim kurarken anlayışlı olmayı gerektirir.

3. İlgiler ve Odaklanma Otizm spektrumundaki bireyler genellikle belirli ilgi alanlarına yoğun bir şekilde odaklanırlar. Bu ilgi alanları, iletişimlerini şekillendirebilir. Örneğin, bir otizimli bireyin belirli bir konu hakkında derin bilgi sahibi olması, o konu hakkında iletişim kurmayı teşvik edebilir.

4. Dilin Anlaşılabilirliği Otizimli bireylerin bazıları, konuşmalarında anlaşılabilirlik sorunları yaşayabilirler. Dilin anlaşılabilir olmaması, iletişimde güçlükler yaratabilir. Bu nedenle, bazı otizimli bireyler alternatif iletişim yöntemleri kullanabilirler, örneğin işaret dilini veya iletişim cihazlarını.

5. Sosyal Etkileşim ve Empati Sosyal etkileşim ve empati, otizimli bireylerin iletişim becerileri açısından önemli bir alanı kapsar. Bazı otizimli çocuklar, diğer insanlarla duygusal bağlar kurmada zorlanabilirler ve empati becerileri gelişim açısından farklılık gösterebilir.

Bu faktörler, otizm spektrumu ve iletişim arasındaki karmaşıklığı göstermektedir. Otizimli bireylerin iletişim ihtiyaçları çeşitlilik gösterir ve bu nedenle bireysel değerlendirmeler ve özelleştirilmiş iletişim planları gerekebilir. HCPC kayıtlı Pediatrik Dil ve Konuşma Terapisti Gizem Suyolcu gibi uzmanlar, otizimli bireylerin iletişim becerilerini desteklemek için bu farklılıkları dikkate alarak özel terapi planları oluştururlar.



Otizm ve İletişim Zorlukları


Otizm spektrumunda, iletişim zorlukları farklılık gösterebilir. Bunlar şunları içerebilir:


1. Sözel İletişim Zorlukları: Otizimli bireyler, sözel iletişimde güçlükler yaşayabilirler. Bu, kelime kullanımı, dilbilgisi ve anlam oluşturma gibi alanları içerebilir. Bazı otizimli çocuklar, kelime haznelerini sınırlı bir şekilde kullanır veya kelime kullanımında tekrarlayıcı davranışlar sergileyebilir.


2. Sözel Olmayan İletişim Zorlukları: Otizimli bireyler, sözel olmayan iletişimde de zorluklar yaşayabilirler. Göz teması kurma, jestler, yüz ifadeleri ve beden dilini anlamak veya kullanmakta güçlük çekebilirler.


3. İlgiler ve Odaklanma: Otizm spektrumunda olan birçok birey, belirli ilgi alanlarına sahiptir ve bu ilgi alanlarına yoğun bir şekilde odaklanabilirler. Bu ilgi alanları, iletişimlerini şekillendirebilir ve terapi süreçlerinde kullanılabilir.


Dil ve Konuşma Terapisi ve Otizm

Dil ve konuşma terapisi, otistik bireylerin iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik önemli bir araçtır. Terapi süreci, bireysel ihtiyaçlara ve güçlü yanlara göre özelleştirilir ve şunları içerebilir:


1. İletişim Becerileri Geliştirme: Terapi, kelime haznesini genişletme, ifade yeteneklerini artırma ve anlam oluşturma konularında otizimli bireylere yardımcı olabilir.


2. Sözel Olmayan İletişimi Geliştirme: Göz teması kurma, jestleri kullanma ve duygusal ifadeleri anlama gibi sözel olmayan iletişim becerilerini geliştirmek, terapinin bir parçası olabilir.


3. Alternatif İletişim Yöntemleri: Bazı otizimli bireyler, konuşma yerine alternatif iletişim yöntemlerine ihtiyaç duyabilirler. Bu nedenle, işaret dili veya iletişim cihazları gibi alternatif iletişim araçları da terapinin bir parçası olabilir.


4. Sosyal Etkileşimi Destekleme: Terapi aynı zamanda otistik bireylerin sosyal etkileşim becerilerini geliştirmeye de odaklanabilir, örneğin, arkadaşlık kurma ve empati geliştirme konularında.

HCPC Kayıtlı Terapistlerin Önemi


HCPC (Health and Care Professions Council) kayıtlı terapistler, otizm spektrumundaki çocukların dil ve konuşma terapisi sürecinde sağladıkları uzmanlıkla, en yüksek profesyonel standartlara ve yeterliliklere sahip profesyonellerdir. Bu kayıt, eğitim ve deneyim açısından sıkı bir incelemeden geçerek elde edilir ve bu nedenle aileler, çocuklarının iletişim becerilerini desteklemek ve geliştirmek için bu uzmanlarla işbirliği yapmanın güvencesine sahiptirler.


Psikolog Londra Terapi Platformu: Otizm Spektrumunda Üstün Destek


Psikolog Londra Terapi Platformu, otizm spektrumundaki çocuklara ve ailelerine sağladığı özel destekle tanınmış bir ekibe sahiptir. Platformun Dil ve Konuşma Terapisti Gizem Suyolcu, ve diğer uzmanları otizm spektrumundaki çocukların tüm ihtiyaçlarına özel bir ilgi göstermektedir ve ailelere bu zorlu süreçte kılavuzluk etmektedir.


Psikolog Londra Terapi Platformu, otizmli bireylerin iletişim becerilerini geliştirmelerine, günlük yaşamlarını daha bağımsız bir şekilde sürdürmelerine ve toplumsal katılımlarını artırmalarına yardımcı olma konusunda üstün bir hizmet sunar.

Dil ve konuşma terapisti/patoloğu (DKT) insan iletişimi ve dil - konuşma ile ilgilenir ve tüm yaş gruplarında ses, konuşma, yutma fonksiyonları ve dil bozukluklarının tedavisinde görev alır. Dil ve konuşma terapisti/patoloğu, insan iletişimi ile ilgili bozuklukların yaşam boyu önlenmesi, ayırıcı tanısı, değerlendirmesi, tedavisi ve bilimsel incelemesinden sorumlu bir sağlık meslek mensubudur.  Dil ve konuşma terapistleri, kendi konularında ayırıcı tanı koyabilen, değerlendirmeyle sorunlarını ve çözümlerini belirleyen, değerlendirme sonrası terapiyi planlayan ve yürüten, bu görevlerini yerine getirirken ilgili uzman ve yardımcı uzmanlarla sıkı bir iş birliği içerisinde çalışan bireylerarası iletişim sorunlarının çeşitli alanlarında uzmanlaşmış bağımsız bir meslek grubunun elemanlarıdır. (ASHA ve IALP,1994;2000)  Dil ve Konuşma Terapistleri Hangi Alanlarda Çalışır? Görev, Yetki ve Sorumluluklar  Çocuk, ergen, yetişkin ve yaşlılarda insan iletişimini ilgilendiren tüm bozuklukları önleme, ayırıcı-tanısını koyma ve müdahale programı hazırlayıp uygulamadan sorumludur:    Artikülasyon (dudak-damak yarığı, serebral palsi vb. bağlı ya da işlevsel gelişimsel yetersizlik, geç gelişme ya da nedeni belli olmayan) ve diğer konuşma sesi bozuklukları Afazi (inme sonrası dil ve konuşma kaybı) ve diğer nörolojik kökenli (dizartri, apraksi) konuşma ve dil bozukluklarını değerlendirme, terapi Yutma, yutkunma bozuklukların terapisi Ses bozuklukları Özgül dil bozuklukları Özgül öğrenme güçlüğü (disleksi, disgrafi, diskalkuli) ile mantıksal işlemlemeyi/akıl yürütmeyi etkileyen bozukluklar Özel gereksinimli, gelişimsel yetersizliği olan (otizm gibi) çocuklara yönelik erken dil ve konuşma eğitimi ve terapisi İşitme kayıplı çocuklara ve edinilmiş işitme kaybı olan bireylere konuşma ve dil terapisi Larenjektomi, trakeostomi sonrası yutma ve konuşma terapisi Yaşlanmaya bağlı serebral bozuklukları (ALS, Parkinson, Alzheimer, Demans vb.) olan bireylere iletişim amaçlı terapi Konuşma Sesi Bozuklukları Konuşma sesi bozuklukları çocukların konuşma gelişiminde gecikme ve/ veya konuşma anlaşılırlığında güçlük olarak tanımlanır. Organik veya fonksiyonel olabilir. Organik konuşma ses bozuklukları arasında motor/nörolojik bozukluklar (örn. Çocukluk çağı konuşma apraksisi veya dizartri), yapısal anormallikler (örn. Yarık dudak/damak ve/veya diğer anomaliler) ve duyusal/algısal bozukluklar (örn. İşitme kaybı) yer alır. Artikülasyon (sesletim) bozukluğu, fonolojik (sesbilgisel) bozukluklar ise fonksiyonel konuşma sesi bozukluklarıdır.  Artikülasyon Bozukluğu Artikülasyon, konuşmada yer alan çeşitli organların belirli bir düzen içinde ve birbiri ardına uyumlu hareket etmesiyle konuşma sesi birimlerinin şekillendirilmesidir. Artikülasyon sorunları, bireyin konuşma seslerinin motor üretiminde güçlük çekmesi veya sesleri yanlış üretmesidir. Bu durum konuşmanın anlaşılırlığını etkilemektedir.  Fonolojik (Sesbilgisel) Bozukluklar Fonoloji, bir dilde kullanılan konuşma seslerinin birleştirilmesiyle ilgili kuralları inceler. Fonolojik gelişim ise bu fonotaktik kuralları edinerek yetişkin bireyin konuşma özelliklerini edinme anlamına gelmektedir. Fonolojik gelişim her çocukta aynı olmamakla birlikte belli bir yıl içinde tamamlanarak yetişkin konuşma özellikleri kazanılır. Fonolojik bozukluğu olan çocuklarda bu gelişim sürecinin uzaması söz konusudur. Bu bozukluğa sahip kişilerde çeşitli konuşma seslerinin yer değiştirilmesi, düşürülmesi, sözcük öbeklerinin karışması ya da hatalı kullanımı görülmektedir. Aynı zamanda, heceler ve sözcükler içindeki seslerin sıralanma ve seçilme hatalarını da içerir. Bu hatalar tutarsızlık gösterebilir, örneğin bir kelimede bir sesi üretirken bir başka kelimede aynı sesi yanlış üretebilir. Bu nedenle fonolojik bozukluğu olan çocukların konuşmasının anlaşılması son derece güçtür.  Akıcılık bozuklukları Akıcılık bozuklukları, kekemelik ve hızlı-bozuk konuşma olarak tanımlanan sorunlardır. Kekemelik, konuşma sırasında kişinin konuşma akışını bozacak bir düzeyde ses ya da hece tekrarları, bloklar ve uzatmaların meydana geldiği bir akıcılık bozukluğu türüdür. Hızlı-Bozuk Konuşma ise, akıcısızlıklarla ve uygun olmayan konuşma hızıyla karakterize olan bir konuşma akıcılığı sorunudur.  Kekemelik Kekemelik konuşma hızını ve ritmini etkileyebilecek tekrarlamalar (sesler, heceler, kelimeler, ifadeler), ses uzamaları, bloklar ile karakterize edilen konuşma akıcılığının bozulmasıdır. Bu aksaklıklara fiziksel gerilim, olumsuz reaksiyonlar, ikincil davranışlar ve seslerden, sözcüklerden veya konuşma durumlarından kaçınma eşlik edebilir. Kekemelik, okul, iş veya sosyal etkileşimlerde sorunlar yaratabilir.  Hızlı bozuk konuşma Uygun olmayan konuşma hızıyla karakterize olan konuşma akıcılığı sorunudur. Bozulmuş, eksik, yanlış sesletilen sözcüklerin de görülebildiği hızlı bozuk konuşmaya sıklıkla kekemelik, sesletim sorunları, dikkat eksikliği-hiperaktivite, öğrenme sorunları, pragmatik hatalar vb. eşlik edebilir.   Yutma Bozuklukları Yutma bozukluğu (disfaji), bireylerin besinleri yeme ve içmeleri sırasında ağız boşluğunda, farinkste, özofagusta veya gastroözofageal kısımda meydana gelen problemler olarak tanımlanır. Yutma bozuklukları yutmanın dört aşamasından birinde veya daha fazlasında ortaya çıkabilir. Yutma bozukluğu her yaş grubundan hastada ve sinirsel (nörojenik), mekanik, psikolojik nedenler ve kas hastalıklarına (myojenik) bağlı olarak oluşabilir.  Yutma bozuklularının nedeninin araştırılması ve tedavisinin planlanması için öncelikle değerlendirme yapılmalıdır. Değerlendirme aletsel ve/veya aletsel olmayan yutma değerlendirmesi şeklinde yapılır.  Aletsel olmayan bir yutma değerlendirmesinin amacı, yutma fonksiyonu ile ilişkili hasta davranışlarını gözlemlemektir.  Yemek sırasında, postür, yorgunluk gibi faktörler göz önüne alındığında, disfaji belirtilerinin ve semptomlarının varlığını veya yokluğunu gözlemlemektir.  Aletsel değerlendirmede gerekli görüldüğünde ilgili meslek elemanından konsültasyon talep edilebilir. Videofloroskopik yutma çalışması (VFSS) ve yutmanın fiberoptik endoskopik değerlendirmesi (FEES) aletsel değerlendirmeye örnektir  Gecikmiş Dil ve Konuşma Bozuklukları Çocuğun konuşması konuşma gelişimi açısından beklenenden yavaş ya da çok geri ise gecikmiş konuşma olarak adlandırılır. Gelişim dönemlerine göre çocuğun 12-18 ay arasında, ilk kelimeleri kurması, 24. aydan itibaren cümle düzeyinde konuşması beklenir. Normal gelişim gösteren bir çocuğun 2 yaşında ünlü seslerin tamamının edinmesi; 4 yaşında ise bir yetişkine benzer konuşması beklenmektedir. Konuşma gecikmesinin nedenleri arasında prematüre doğum, motor gelişim geriliği, işitme kayıpları, genetik bozukluklar/kromozom anomalileri, ailede gecikmiş dil öyküsü, zeka geriliği, otizm ve bunlara ek olarak çevresel koşulların etkisi (uyaranların az olması, ailenin yanlış tutumları vb.) sayılmaktadır.  Motor Konuşma Bozuklukları Dizartri  Dizartri, merkezi sinir sistemi ve/veya çevresel sinir sistemi ya da her iki sistem hasarına bağlı olarak gelişen; konuşma düzeneğindeki kas kontrolünde anormallik, koordinasyon bozukluğu, paralizi veya zayıflık sonucu konuşmanın respirasyon, fonasyon, artikülasyon, rezonans ve prozodik özelliklerinin birinin ya da birkaçının etkilendiği bir motor konuşma bozukluğudur. Parkinson, serebral palsi (CP), travmatik beyin hasarı (TBI) gibi nörojenik hastalıklar ile birlikte görülebilen bir bozukluktur. Farklı tipleri mevcuttur.  Apraksi  Edinilmiş Konuşma Apraksisi fonetik ve prozodik bileşenlerin etkilendiği normal konuşmayı sağlayan hareketleri yönlendirmek için gerekli olan sensorimotor komutları planlamanın veya programlamanın yapılamamasıdır. Nedenleri felç, travmatik beyin hasarı (TBI), tümör, cerrahi travmalar, nörodejeneratif hastalıklar olabilir. Çocukluk Çağı Konuşma Apraksisi Çocukluk çağı konuşma apraksisi (ÇÇKA), nöromüsküler eksiklikler olmadan konuşmanın altında yatan hareketlerin hassasiyetinin ve tutarlılığının bozulduğu motor konuşma bozukluğudur. ÇÇKA, bilinen nörolojik bozukluğun bir sonucu olarak veya sebebi bilinmeyen ve nörolojik problem olmadan  ortaya çıkabilir.  Nörojenik Edinilmiş Dil Bozuklukları  Afazi              Afazi, beyinde dil açısından baskın hemisferin kortikal ve subkortikal bölgelerini yaygın biçimde etkileyen edinilmiş beyin hasarı(inme, travma vb.) sonucunda dil sembollerini formüle etme ve yorumlama sürecindeki bir kayıp ya da hasarın olması şeklinde tanımlanan nörojenik edinilmiş bir dil bozukluğudur. Afazide, dille ilgili dört ana alanda bozulmalar gözlenebilir. Bunlar:  İfade edici dil Alıcı dil Yazma Okuma Afazili bireyin tedavisinde erken müdahale bireyin yaşam kalitesini artırmak için son derece önemlidir. Afazi hastaları için tedavi/terapi, hastanın kendisi ve ailesine göre özel olarak planlanmaktadır. Terapilerde, bireyin kendine güven duygusunu artırmak; çevresiyle mümkün olan en üst derecede iletişimde bulunma potansiyelini ortaya çıkarmak amaçlanır.  Bu hastalarda sıklıkla afaziye ek olarak yutma ve motor konuşma bozuklukları gözlenmektedir.  Ses Bozuklukları Bireyin ses kalitesinin, perdesinin, rezonansının ve şiddetinin benzer yaş, cinsiyet, kültürel geçmiş ve coğrafik yerleşimdeki bireylere göre farklılaşmasına ses bozukluğu denir. Ses bozuklukları çeşitli sebeplerle olabilmektedir. Çeşitli hastalıklar, ses suiistimal eden konuşma alışkanlıkları (yüksek sesle konuşmak, bağırmak, sık sık boğaz temizlemek vb.), tıbbi sebepler (gırtlağın alınması, tiroid ameliyati, vb.), alışkanlıklar (alkol, sigara tüketimi) ya da nörolojik bozukluklar ses bozukluklarının en önemli nedenleridir.  Ses bozukluğunun altında yatan problemin tıbbi tanılanması KBB hekimleri tarafından yapılmaktadır. Mevcut sorunun kaynağının tespit edilmesi sonrası birey için uygun olan medikal tedavi, cerrahi müdahale ya da ses terapisi yöntemlerinden biri ya da birkaçı seçilerek tedavi süreci başlar. Bu süreçte Dil ve Konuşma Terapistleri (DKT) ses terapilerinde görev alır. Bazı ses hastalıklarının tedavisinde ses terapisi tek başına yeterli olurken, bazı durumlarda ek medikal tedavi ya da cerrahi müdahale sonrası/öncesi terapi eğitimi verilmesi gerekmektedir. Otizm Nedir?  Otizm spektrum bozukluğu (OSB), ya da bilinen kısa adıyla otizm, bir bireyin beyninin gelişiminde başkalarını nasıl algıladığını ve onlarla nasıl sosyalleştiğini etkileyen, bu sebeple de sosyal etkileşim ve iletişimde sorunlara neden olan bir tıbbi durumdur.  Otizm ayrıca belirli sınırların dışına çıkamayan veya tekrarlayan davranış kalıplarını da içerir. Otizm spektrum bozukluğu içinde kullanılan "spektrum" terimi, geniş bir yelpaze üzerine yayılmış semptomları ve semptomların derecesini ifade eder.   Otizm çocukluk döneminin başında gelişim gösterir ve nihayetinde bireyin toplum içinde, örneğin sosyal hayatta, okulda, ya da çalışma hayatında sorunlarla karşılaşmasına neden olur. Doğumdan sonraki ilk yıl içinde otizm belirtileri ortaya çıkar. Daha nadir vakalarda ise ilk sene boyunca çocukta normal gelişim devam eder ve daha sonra otizm belirtilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte çocuklar, 18 ila 24 ay arasında bir gerileme döneminden geçer.  Otizm Spektrum Bozukluğu Çeşitleri Nelerdir?  Otizm spektrum bozukluğu günümüzde Otizm, Asperger sendromu (AS), Çocukluğun dezintegratif bozukluğudur (ÇDB). Önceden tanımlanmamış gelişimsel bozukluk türünde olduğu gibi, birbirinden bağımsız oldukları kabul edilen tıbbi durumların tamamını kapsamaktadır.   Otizm belirtilerine sahip ancak tanısı konacak kadar yeterli kriterleri sağlamayan çocuklara verilen tanıya atipik otizm denir. Bu tür otizmin varlığı tartışmalı olsa bile, çocuklarda otizm belirtileri görüldüğü zaman mutlaka bir uzman doktora başvurulmalıdır.  Nedenleri  Otizmin Nedenleri Nelerdir?  Otizm spektrum bozukluğunun bilinen tek bir nedeni yoktur. Hem genetik faktörlerin hem de çevre faktörlerinin farklı roller oynadığı öne sürülmektedir. Ancak aşılar ile otizm arasında bir bağlantı olmadığı tıp uzmanları tarafından kesin olarak bilinmektedir. Günümüzde otizm spektrum bozukluğu tanısı alan çocuk sayısı, geçmişe göre artış göstermektedir.   Genetik faktörlere bakıldığında, birkaç farklı genin otizm spektrum bozukluğunda rol oynadığı görülmektedir. Bazı vakalarda otizm spektrum bozukluğu Rett sendromu veya kırılgan X sendromu (FXS), yani diğer adıyla frajil X sendromu denilen genetik bir bozuklukla ilişkilendirilebilir. Diğer vakalarda ise genetik mutasyonlar otizm ihtimalini artırabilir.   Bunlardan ayrı olarak başka genler beyin gelişimini, beyin hücrelerinin kendi aralarındaki iletişim biçimini etkileyebilir veya semptomların şiddetini belirleyebilir. Bazı genetik mutasyonların, yani değişimlerin kalıtsal olduğu görülürken diğerlerinin kendiliğinden ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. Çevresel faktörlere bakıldığında ise günümüzde viral enfeksiyonlar, hamilelik sırasında alınan ilaçlar, ortaya çıkan komplikasyonlar veya hava kirliliği gibi faktörlerin otizm spektrum bozukluğunu tetiklemede rol oynayıp oynamadığı araştırmacılar tarafından incelenmektedir.  Otizm spektrum bozukluğu dünyanın her köşesindeki çocukları etkileyebilir, ancak bazı faktörler bu bozukluğun ortaya çıkması ihtimalini artırabilir.  Belirtiler  Otizmin Belirtileri Nelerdir?  Bazı çocuklar erken bebeklik döneminde göz temasından kaçınma, isimlerine yanıt vermeme ya da bakımlarını sağlayan kişilere karşı kayıtsızlık gibi otizm spektrum bozukluğunun ilk belirtilerini gösterebilir.   Diğer vakalarda ise çocuklar yaşamın ilk birkaç ayında veya ilk yılında normal gelişim gösterebilir, ancak aniden kendi içine çekilip gerileme gösterebilir, agresif bir tutum takınabilir veya o zamana kadar edindikleri dil becerilerini kaybedebilir. Bu semptomlar genellikle 2 yaşına kadar görülür.  Otizm spektrum bozukluğu olan bazı çocuklar öğrenmede zorluk çekebilir veya normalden daha düşük zekaya sahip olma belirtileri görülebilir. Bazı çocuklarda ise normal ve hatta yüksek zeka görülebilir. Bu çocuklar hızlı öğrenme yetisine sahiptirler, ancak bildiklerini günlük hayatta uygulamak, karşılıklı iletişim kurmak ve sosyal durumlara uyum sağlamakta zorluk çekebilirler.  Otizm spektrum bozukluğu olan her çocuk, spektrumun bir diğerinden farklı ve benzersiz bir konumundadır. Bu bozukluğa sahip olanların her birisinde düşük işlevden yüksek işlevliğe kadar yayılan benzersiz bir davranış modeli ve şiddete eğilim seviyesi görülebilir.   Spektrumun, her bireyde bir diğerine göre farklı ve bir belirtisi ortaya çıkabilir bu nedenle, bozukluğun ne kadar ağır olduğunun belirlenmesi kolay olmayabilir. Çocuğun engel seviyesi ve günlük hayatındaki faaliyetleri ne kadar gerçekleştirebildiğiyle ilgili bilgi toplanmalıdır.  Otizm spektrum bozukluğu olan bireyler tarafından gösterilen bazı yaygın belirtiler aşağıdaki gibi gruplandırılarak verilmiştir:  Sosyal iletişim ve etkileşim Otizm spektrum bozukluğu olan bir çocuğun veya bir yetişkinin sosyal etkileşim ve iletişim becerileri ile ilgili çeşitli sorunları olabilir bunlar; Adının söylenmesine tepki vermemesi veya zaman zaman kendisiyle konuşan bireyleri duymuyor gibi görünmesi, Kucaklanmaya ve taşınmaya direniş göstermesi, tek başına oynamayı, kendi dünyasına geri çekilmeyi tercih etmesi, Göz temasından kaçınması ve belirli bir yüz ifadesi yoksunluğu, Konuşmaması, geç konuşması veya daha önce kazanılan kelime ya da cümleleri söyleme yeteneğini kaybetmesi, Kendiliğinden diyalog başlatamaması veya diyaloğu sürdürmemesi, yalnızca bir istek belirtmek ya da bir şeyi tanımlamak için diyalog başlatması, Anormal şarkı söyler gibi bir ritimle ya da robot sesi benzeri tekdüze bir ton ile konuşma eğilimi, Kelimeleri ya da cümleleri kelimesi kelimesine tekrarladığı halde nasıl kullanılacağını anlamaması, sürekli aynı kelimenin tekrarı, Basit soruları veya talimatları anlamıyor gibi görünmesi, Duyguları veya hislerini ifade edememesi ve başkalarının duygularının farkına varamaması, Nesneleri getirmemesi, veya onlara işaret etmemesi, Karşılıklı sosyal etkileşime pasif, saldırgan veya yıkıcı tarzda ve duruma uygunsuz bir şekilde yaklaşma eğilimi, Yüz ifadesi, vücut dili veya ses tonu gibi kelimelerle ifade edilmeyen iletişim yöntemlerini tanımada zorluk çekmesi, Mizah ve imayı anlamakta güçlük çekmesi, Tehlikeye karşı duyarsızlık, Yoğun inatçılık ve hırçınlık. Davranış Biçimleri Otizm spektrum bozukluğu olan bir çocuğun veya yetişkin bir bireyin davranış biçimleri ile ilgili çeşitli sorunları olabilir bunlar;  Öne arkaya sallama, kendi çevresinde dönme veya el çırpma gibi kendini tekrarlayan hareketler, Kendini ısırma veya başına vurma gibi kendine zarar verebilecek faaliyetler, Belirli rutinleri veya ritüelleri geliştirme ve bunlarda meydana gelecek en ufak bir değişiklikten büyük rahatsızlık duyma, Koordinasyon sorunları görülmesi,   Ayak parmakları üzerinde yürüme,   Bir şeyleri düşürme, sürekli takılma gibi hareket kalıplarını tekrarlama, garip, sert veya abartılı bir vücut dili kullanma, Bir oyuncak arabanın dönen tekerlekleri gibi herhangi bir nesnenin detaylarından aşırı etkilenme, ancak bu nesnenin genel amacı veya işlevi anlayamama, Işığa, sese veya temasa karşı alışılmadık derecede hassas olmasına rağmen ağrı veya sıcaklığa kayıtsız olma, Taklitçilik ya da yalandan inanma gibi hareketleri yapamama, Bir nesne ya da faaliyete anormal derecede odaklanma veya takılma, Belirli yiyecek türlerini toptan reddetme veya sadece belirli yemekleri yeme. Otizm spektrum bozukluğu olan bazı bireyler büyüdükçe ve olgunlaştıkça başkaları ile daha fazla iletişime geçebilir ve davranışlarında daha az rahatsızlık gözlemlenebilir. Spektruma bağlı olarak, bazı vakalarda normal veya normale yakın bir hayat sürülmesi mümkün olabilir.   Bununla birlikte, spektrum üzerindeki diğer çocuklar dil veya sosyal becerilerle ilgili zorluk yaşamaya devam edebilir ve gençlik yıllarının gelmesiyle davranışsal ve duygusal problemler daha ağır bir hal alabilir.  Tanı Yöntemleri  Otizm Spektrum Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur?  Bütün bebekler kendi hızlarında, kendi programlarına uygun bir şekilde gelişirler. Ancak otizm spektrum bozukluğu olan çocukların gelişimin belirtilerinde genellikle 2 yaşından önce belirtiler görülmeye başlanır.   Eğer bir çocuğun gelişimi hakkında endişeler varsa veya çocuğun otizm spektrum bozukluğu olabileceğine dair şüphe mevcutsa bu endişeler doktorlarla paylaşılmalıdır. Otizm tanısı koyabilecek uzmanlar çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanları ile çocuk nörologlarıdır. Otizm spektrum bozukluğunda görülen semptomlar diğer gelişimsel bozukluklarla da bağlantılı olabilir.  Otizm Spektrum Bozukluğu Testi Nasıl Yapılır?  Otizm spektrum bozukluğu tanısı konulması için belirli bir otizm testi yoktur. Uzman doktor, çocuğun bilişsel, dil ve sosyal becerilerinde var olabilecek gecikmeleri tespit etmek için tepkilerin varlığı ya da yokluğunu belirleyen çeşitli gelişimsel testler önerebilir: 6. aya kadar gülümsemeye ya da mutlu bir ifadeyle tepki vermeye başlamaması, 9. aya kadar sesleri veya yüz ifadelerini kopyalamaya başlamaması, 12. aya kadar gevezelik etmeye veya mırıldanmaya başlamaması, 14. aya kadar el sallama ya da işaret etmeye başlamaması, 16. aya kadar tek kelime söylemeye başlamaması, 18. aya kadar taklitçiliğe ya da yalandan inanmaya başlamaması, 24. aya kadar iki kelimelik sözcük öbeklerini söylemeye başlamaması, Herhangi bir yaşta dil kullanımı veya sosyal becerileri yitirmesi.  Tedavi Yöntemleri  Otizm Spektrum Bozukluğu Nasıl Önlenir?  Otizm spektrum bozukluğunu önlemenin bilinen bir yolu yoktur ancak gündelik hayatı daha iyi organize edebilmek için uygulanabilir çeşitli seçenekler vardır. Erken tanı ve erken müdahale en faydalı yöntemdir.  Otizmin erken tanısı, çocukların davranış, beceri ve dil gelişimine yardımcı olabilir. Ancak, geç kalınsa bile müdahale her yaşta fayda sağlayabilir. Otizm spektrum bozukluğu semptomları genellikle tümüyle aşılmasa da, spektruma sahip kişiler hayatlarını daha iyi organize etmeyi öğrenebilir.  Otizm Spektrum Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?  Otizm spektrum bozukluğu için kesin bir tedavi yoktur. Aynı zamanda otizm spektrum bozukluğuna sahip bütün bireylerin hepsine uyan tek bir tedavi de yoktur.  Otizm spektrum bozukluğu tedavisinin amacı; semptomları tanıyarak, gelişimi, öğrenmeyi desteklemek ve çocuğun yapabileceği işlevlerin en üst düzeyde olmasını sağlamaktır. Okul öncesi yıllarda yapılacak erken müdahale çocuğunun sosyal, iletişimsel, işlevsel ve davranışsal becerileri öğrenmesine yardımcı olabilir.  Otizm spektrum bozukluğuna yönelik ev ya da okul temelli tedavi ve müdahaleler geniş kapsamlı olabilir. Aynı şekilde bireyin ihtiyaçları zaman içinde değişebilir. Konuyla ilgili başvurulacak sağlık uzmanı bireyin ihtiyaçlarına uygun çeşitli seçenekler sunabilir. Otizm spektrum bozukluğu teşhisi konulduğunda bireyin ihtiyacına göre bir tedavi programı uygulanmalıdır.   Otizm spektrum bozukluğunda kullanılan tedavi seçenekleri: Davranış ve iletişim terapileri Otizm spektrum bozukluğu ile ilişkili sosyal, dil ve davranışsal zorlukları ele alan birçok program vardır. Bazı programlar sıklıkla tekrar eden, istemsiz davranışları azaltmaya ve yeni beceriler öğretmeye odaklanırken, diğer programlar çocuklara çeşitli sosyal durumlarda nasıl davranacaklarını veya başkalarıyla nasıl daha iyi iletişim kuracaklarını öğretmeye odaklanır.  Eğitim terapileri Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklar sıklıkla yoğun olarak planlanmış eğitim programlarına karşı daha olumlu tepki verirler. Uzman ekiplerin hazırladığı başarılı programlar arasında; sosyal becerileri, iletişimi ve davranışı geliştirmek için çeşitli aktivite içeren programlar bulunur.   Aile terapileri Bu terapiler sayesinde ailenin diğer üyeleri, otizm spektrum bozukluğu bulunan çocukların anlaşılmayan ya da tekrarlı davranışlarını tanıyabilirler. Ailenin diğer üyeleri onların, sosyal etkileşim becerilerini geliştirecek ve günlük yaşam becerileriyle iletişim kurmayı öğretecek şekilde nasıl oynamaları ve etkileşime girmeleri gerektiğini öğrenebilirler.  Diğer tedaviler Bireyin ihtiyaçlarına bağlı olarak, iletişim becerilerini geliştirmek için konuşma terapisi, günlük yaşamda gerekli olacak faaliyetleri öğretmek için iş ve uğraş terapisi ile birlikte hareket - denge konusundaki sorunları iyileştirmek için fizik tedavi çalışmaları faydalı olabilir. Bu süreçte başvurulacak bir psikolog sorunlu davranışları ele almanın ve mümkünse bir çözüme ulaştırmanın yollarını önerebilir.  İlaçlar Hiçbir ilaç, otizm spektrum bozukluğunun temel semptomlarını iyileştiremez. Bununla birlikte belirli semptomların kontrolüne yardımcı olması için hekim tarafından önerilen ilaçlar kullanılabilir.   Tıbbi sağlık sorunları Otizm spektrum bozukluğu olan çocukların bunun yanı sıra epilepsi, uyku bozuklukları veya mide problemleri gibi tıbbi sorunları olabilir. Bu koşulların her birisinin doğru şekilde yönetilmesi için bir doktora başvurulması tavsiye edilir.  Ergenlik sorunları Otizm spektrum bozukluğu olan gençler ve genç yetişkinler vücutlarında meydana gelen değişiklikleri anlamakta zorluk çekebilirler. Ayrıca, ergenlik döneminde sosyal durumlar giderek daha karmaşık hale gelebilir. Davranış sorunları gençlik yıllarında daha da ağırlaşabilir.  Diğer ruh sağlığı bozuklukları Otizm spektrum bozukluğu olan gençler ve yetişkinlerde genellikle anksiyete ve depresyon gibi diğer zihinsel sağlık bozuklukları da görülebilir. Bu koşulların doğru yönetilmesi için doktorlar, psikologlar ve sosyal destek kurumları yardım sunabilir.
Dil ve Konuşma Terapisi ve Otizm



33 görüntüleme0 yorum
bottom of page